'Şimdilerde' şeklinde başlayan metinleri okumayı oldum olası seviyorum. İçerik hüzünlü de olsa o yazıdaki 'şimdilerde' kelimesi ile yazıya dökülen ya da yaşanan o durumun geçiciliğin belirtilmesi bana iyi hissettiriyor. Akıcı olan zamanın, cümlenin en başında belirtilmiş olması biraz sonra okuyacağımız cümlelerin de zamanın akıcılığıyla değişeceğini, değişmeyecek bile olsa bu umudu içinde barındırıyor olması okuyucunun yüreğine su serpiyor zannımca. Yeteri kadar sentez yaptığıma göre o zaman ben de başlayayım;
Şimdilerde -özellikle de yazın gelmesiyle- her şeyde bir farklılaşma arıyorum. Yeniden güneşin içimizi ısıtmaya başlamasıyla birlikte kendimde neleri pozitif anlamda değiştireyim arayışına giriyorum. Mevcutta ,içinde bulunduğum durumda, muzdarip olduğum konuları sesli dile getirip kendimce, kendime haksızlık etmemeye çalışıyorum. Şu günlerde ülkece de büyük bir değişim içindeyiz hepimizin bildiği gibi. İnsanların yüzüne bu değişimle birlikte renk geldiğini gördüğümde demek ki alışılagelmişin dışına çıkmak o kadar da rahatsız edici değil diye fısıldıyorum kendime. Evet, bir yerden belli bir risk var belki , ki ben genelde kendimle ilgili konularda hep o riskleri derin derin düşünüp mevcut duruma takılı kalırım- ama o riske rağmen heyecanlandırıp iyiyi düşünme ve iyiyi sadece belli kanallarda aramak yerine her yerde görmeye çalışmak gibi değişik bir yol daha var olduğunu hatırlamak iyi geliyor insana. Bu çıkarımla birlikte yeni bir başlık açıyorum iç diyaloğuma ve başlıyorum derinlerime yolculuğa.
Mesela hemen içinde bulunduğum mevcut durumumu analiz ediyorum. Geçen yıla nazaran nerede eksilmişim, nerede kopuşlar yaşamışım ya da yaşamak üzereyim. Kendimi neye benzetiyorum ve bu mevcut durumda nasıl hissediyorum tüm bu sorulara belli yanıtlar arıyor olmak bile beni heyecanlandırıyor. Demek ki artık değişime ihtiyaç duyuyorum diyorum. Bir şekilde var olanın, sıradan oluşuyla bir derdimin oluşu, aslında benim düşündüğüm kadar da sıradan biri olmadığımı hatırlatıyor bana. Yaşamak üzere olduğum geleceğimde ismimim yanına hangi sıfatlar ekleniyor kısmının duygusallığı içinde kendimi kaybetmek de istemiyorum ama yeniden dünyaya gelecek yeni bende eskiden olmayan ama olmasını hep temenni ettiğim değişik bir şeyler de olmasını istiyorum.
''Bundan sonraki geri kalan yaşantımın en genç gününden Merhabalar! '' diye bir yazıyla karşılaştım günler önce bir influencerın günlük rutin attığı sabah hikayelerinde. Farkındalık oluşturdu anlık bende. Sonradan üzerine düşündüğümü fark ettim. Sahiden de uyandığımız her yeni gün, geri kalan ömrümüze kıyasla en genç , en sağlıklı, en dinamik, mental olarak en güçlü olduğumuz zamandı. Belli bir yaştan sonra insana yüklenen 'nerede o eski günler ' diye başlayan ve sadece geçmişe duyulan derin özlem ve birazda pişmanlıklar ile keşkelere takılı kalışımızdan kaynaklanan ziyan edilen bir çok anın, hissedilmeden akıp gittiğini kaybolduğunu fark etmiyor olmak da insanın kendine içinde yaşadığı ana yapabileceği en büyük kötülük değil mi ?
Biraz farkında değiliz bu durumun, biraz da seviyoruz galiba bu kendi kendimizi ziyan edişimizi bence. Alışılagelmiş bir konforu da var tabi bu geçmişe takılı kalışın. Şöyle ki oralardan kopamayış geleceğe dair, kendimize dair değişme ve gelişme sorumluluğu bilincini kaybettiriyor insana. Ah nasıl da fark etmemişim gibi bir yerden 'unutkanlığın' yarattığı başka bir vicdani konfor çatısı altına alıyorsun kendini, inandırıyorsun içini aslında farkında olmadan geri kalan ömrünü geçmişi düşünedururken heba ettiğine. Aslında farkında olsaydım çok şeyi farklı kılardım gibi bir açık kalması için kendi vicdanımızda, kendimize en büyük kötülüğü yapıveriyoruz yine ve bu sefer gerçekten 'farkında olmadan.'
Comentarios